toka
Benim onu sevmemin nasıl bir mucize olduğunu bilmiyor. Belki de sıradan ve vasıfsız bir şey gibi görüyor bunu. O da haklı. Neredeyse tanıyan herkes sevmiş onu. Farklı boyutlarda elbet. Ama bir şekilde sevmiş. Zaten onu birazcık tanıyan birinin kayıtsız kalması, sıradan biri gibi davranması mümkün değil. Fakat ben ne yapabilirim? anlatamıyorum. Anlatamamamın sıkıntısı içimdeki telaşı kat be kat artırıyor. Seni en çok ben seviyorum desem, en başka ben seviyorum ve en başta, herkesten çok, en çok, en. Ne en? İçimden geçenleri bilse koşup boynuma sarılır. Oysa sadece anlatabildiğim kadarını biliyor. Anlatabildiğim kadarını. Anlatabildiğim kadarıyla ne yapılabilir? Birer çay içilebilir belki..
Ali Lidar
"birini terk etmek teorik olarak imkansızdır," derdi.
"onu terk ettim diyelim, peki hatıraları nasıl terk edeceğim? o tonlarca hatırayı zihnimde değil de sırtımda taşıyacakmışım gibi hissediyorum."
o akşam oturduğumuz yerden ayrılırken de dönüp arkasına bakmıştı hüzünle.
"geçmişi unutmak istiyorsan geleceğe de gözlerini kapatman gerekir salih," demiştim o zaman.
"bu cümle senin mi?" diye sormuştu.
"benim hiçbir şeyim yok salih. uykum bile."
"bak bu laf güzelmiş."
"bu laf da benim değil, mehmet baydur'un."
emrah serbes
...evet, Athena'nın dünyası, en iyisi bunu böyle düşlünmek. Ben gelip geçici biriydim o dünyada, orada bulunmak, bana tanınmış bir ayrıcalıktı; hani kendini olağanüstü güzellikte bir konakta bulursun, orada nefis yemekler yersin, ama bu öylesine bir şölendir, konak bir başkasınındır, yiyecekler bir başkası tarafından satın alınmıştır, en sonunda ışıklar söndürülecek, konağın sahipleri yatıp uyuyacak, uşaklar odalarına dönecekler; sen de kendini yeniden sokakta bulacak, bir taksi ya da otobüse atlayıp gündelik hayatının sıradanlığına geri döneceksindir, bunun farkındasındır; bende böyle bir konumdaaydım işte.
portebello cadısı/ paulo coelho.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)